Mevlana'nın Dilinden Algı Yönetimine karşı koymak;
(gtag.js) Mevlana'nın dilinden Algı yönetimi yazımda ilk dokuz beyiti ele almıştık bu yazıda dokuzdan sonrasını ele alacağım. Bununla birlikte anlaşılır kılmak için tüm hikâyeyi okuyabilirsiniz.
1. Vaktiyle Hintliler bir fili karanlık bir ahıra koyup halka göstermek istediler. Bir sürü insan hayvanı görmek için gelip ahırın kapısına dayandı. Ama ahır, göz gözü görmeyecek kadar karanlık olduğu için, hiçbir şey göremediler ve elleriyle fili yoklamaya başladılar.
2.Biri eline hortumunu ele geçirdi, "Bu bir Borudur" dedi.
3.Başka Biri kulağını ele geçirdi" Fil bir yelpazeye benziyor" dedi.
4.Bir başkası bacağından tutarak," Bu bir direk olmalı" dedi bu hayvan
5.Bir başkası da sırtına dokunarak " Padişahın tahtına benzetti garibi!
6. Herkes neresini elleyip ne sandıysa hayvanı, tanımı da ona göre oldu. Her birinin görüşleri farklı olduğundan sözleri de farklı oldu. Bir a derken öbürü b diyordu.
7.Herkesin elinde bir ışık olsaydı. Her sözde bunca ayrılık olmazdı
8.Duygu gözü ancak avuca, ancak köpüğe benzer, Avuç bir fili nasıl kavrayabilsin?
9.Denize bakan göz başkadır, Köpüğe bakan gözden.
10.Köpükleri gece gündüz deniz oluşturur;
11.Hayret köpükleri görüyorsun da Denizi görmüyorsun!
12.Biz gemiler gibiyiz, aydın bir denizin içindeyiz ama birbirimizi görmüyoruz.
13.Ey ten gemisine binen adam uykuya dalma!
14.Denizi gördün ama denizin denizini de gör!
15.Denizin de onu sürükleyen bir denizi var.
16. Ruhun da bir ruhu var onu istediği yöne çeviren.
Hikâyede insanların algıladıkları parçaya göre konuyu farklı algıladıkları ve doğal olarak algılamaya bağlı olan anlama ve yorumlamanın da farklı olduğu anlatılmaktadır. Özellikle yapılan vurgulamada algılamada fark olmasaydı bunca ayrılık olmazdı derken aynı sonuca ulaşılacağı Mevlana tarafından söylenmektedir.
Mevlana burada sadece bir parçaya odaklanmak analitik yaklaşımdaki tek bir veriye bağlı olarak karar vermedeki eksikliği ele almaktadır. Mevlana resmin bütününü aramanın önemini ortaya koyuyor.
Burada Mevlana'nın anlattığı konuyu düşünme şeklimize bağlarsak; analitik düşünme, bir ormanın içindeki bir ağacı görmektir, bütüncül düşünce de ise bütün ormanı görmektir. Aslında Mevlana analitik yaklaşımla gördüklerimizi bütüncül anlamda görmüş olsaydık aynı sonuca ulaşırdık demek istiyor. Filin Bütününü yani tamamını görmek demek, bütüncül düşünceye ulaşmak demektir. Bu durumda ayrılık olmazdı.
Ders: Bütünü görmeye çalışın,
Denize bakan göz, başkadır köpüğe bakan gözden derken, gözlemi yapan kişinin bakış açısının farklığının olduğunu anlatmaktadır. Aslında bu mısrada kişilerin zihinsel modellerinin farklılığı ortaya çıkmaktadır.
Zihinsel modeller dünyayı ve çevremizi nasıl anladığımızdır. Zihinsel modeller, karmaşıklığı nasıl basitleştirdiğimiz, neden bazı şeyleri diğerlerinden daha alakalı olarak düşündüğümüz ve nasıl gerekçelendirdiğimizdir. Zihinsel modellerimiz birçok faktör ile ilişkili olmak ile birlikte zihinsel modellerin oluşmasında en etkin faktörün eğitim olduğunu genel olarak kabul edebiliriz.
Hekimoğlu dizini takip ederken hasta ile doktor arasında geçen diyalog dikkatimi çekmişti. Hasta ayakkabısının topuğu yüzünden ayağının su topladığını söylerken doktor dudaklarınız ve parmaklarınız şiş dedi. Siz bir beslenme uzmanına görünmelisiniz dedi. Bir başkası şiş dudaklar için silikon dolgu yapılmış diye düşünebilirdi. Her insanın konuya farklı bakacağını ortaya koymaktadır. Diğer bir deyişle her insanın zihinsel modeli farklıdır.
Ders: Neyi algılamanızı ve neyi anlamanızı istiyorlar?
Mevlana Köpükleri gece gündüz deniz oluşturur, derken size sebep sonuç ilişkisini ve aynı zamanda nasıl sorusunu anlatmaktadır. Nasıl sorusu ve Neden sorusunu sormanız size sebebi verebilir. Aynı zamanda size sunulan bilgiyi sorgulamanız istenmektedir. Her olayın bir sebep ve sonucu olduğunu ve bütünün birlikte oluşacağını anlatılmaktadır.
Ders: Bu veriyi bana neden sunuyorlar?
Ders: Bana sunulan kısmın benim zihinsel modelimle ilişkisi nedir?
Ders: Size sunulan veriyi oluşturan sebep/olay nedir?
Hayret köpükleri görüyorsun da Denizi görmüyorsun derken sonucu görüyorsun ancak sebebi görmüyorsun ya da büyük resmi görmüyorsun demektedir. Size sunulan parça bütün bilginin içinden algı yönetimini yapacak kişinin kullanabileceği kısımdır. Mevlana parçayı değil bütünü gör derken sebep-sonuç ilişkisi içinde değerlendirmenin işin zaman boyutunu işe katılması gerektiğini anlatmaktadır.
Ders: Size sunulan parçanın sebep-sonuç ilişkisini zaman boyutu ile sorgulayınız.
Biz gemiler gibiyiz, aydın bir denizin içindeyiz ama birbirimizi görmüyoruz, Bizler birbirimizi tanımıyoruz derken nasıl düşündüğümüzü diğer bir deyişle zihinsel modellerimizi, beklentilerimizi ve duygularımızı tanımıyoruz demektedir, Burada Algıyı yönetmek isteyen kişinin amaçlarının farklı olabileceğini biz anlatmaktadır.
Ders: Bilgiyi size sunanın amacı nedir? Neden size bu bilgiyi veriyor, Ne sonuç amaçlıyor?
Son olarak sebep sonuç ilişkinin yetmeyeceği, sebebin arkasında başka sebeplerinde olabileceği onlarında sorgulanması gerekliliği ele alınmaktadır. Resmin bütününü görmenin yeterli olmayacağı, resmin arkasında görülmesi gerekliliği ele alınmaktadır. Bir başka deyişle perdenin arkasına da bakmak gereklidir.
Kişi kendisini de tanımalı ve uykuda olmamalıdır, uyanık olmak burada fiili uyku değil bilişsel uyanıklıktır. Bu durumda her bilginin ve verinin kendi üzerindeki etkisini de anlamalıdır.
Mevlana hikâyede soru sorma ve sorgulamanı üzerinde durmaktadır. Bu durumda algı yönetimine karşı koymanın en iyi yolu soru sormaktır.
Sorular: |
Kaynak Kim? | Konunu bütünü ve bağlamları nedir? |
Niçin Söyledi? | Neden şimdi söyledi? |
Olay Ne zaman oldu (Ne Zaman)? | Kaynağın amacı nedir? |
Olay Nasıl oldu? | Nasıl düşünmem ve nasıl davranmam isteniyor? |
Sebebi ve Sonucu Nedir? | Bende ne etki uyandırdı? |
Bir gerçek, Bir Fotoğraf ve Üç Sunuş,
Gerçeğin Neresinden Tutuyorsunuz?
Bir medya grubu, birinci fotoğrafa göre yere indirilmiş bir askerin kafasına silah doğrultulmuş, tehdit ifadesi öne çıkararak habere kitlelere sunabilmektedir.
Başka bir medya grubu ise ikinci fotoğrafı yerdeki kişiye su içirilirken, daha insani bir yaklaşım içinde servis edebilmektedir.
Üçüncü fotoğrafta ise medyanın gerçeği istediği yerden tutmadığı yani kesilmemiş halini görüyorsunuz. Yere indirilmiş bir askerin bir yandan kafasına silah doğrulmuş iken su içirildiği görülüyor.
Algı yönetimi yapacak kişiler istedikleri parçayı bütünün içinden alarak kitleye sunabilmektedir. Bunda kitlenin değerleri ve beklentileri dikkate alınmakta ve onlardan beklenen düşünce ve davranış şekli biçimlendirilmektedir.
Üçüncü fotoğrafta bütünü gördüğünüzü mü düşündünüz yanıldınız? Çünkü Mevlana'nın dediği sebep sonuç ilişkisinin zaman boyutu ile ele alınması ve perdenin arkasındakine bakmanız gerekmektedir. Bu durumda askerin neden yerde olduğu ve hangi mücadelenin sürdüğü sorusu ortaya çıkmaktadır?
Mevlana doğruyu söylüyor,
Denizi gördün ama denizin denizini de gör!
Denizin de onu sürükleyen bir denizi var
Gerçeğin Neresinden Tutuyorsunuz?
İstediğiniz parçayı değil, size sunulanı tutuyorsunuz.
Saygılarımla
Lütfen sayfanın altındaki bağlantılardan sosyal medyada paylaşarak daha çok insana bilginin ulaşmasına katkıda bulununuz.
Fikret GÜZELLER