• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası

Ana Sayfaya Dönüş

En Çok Okunan Yazılarım

Güncel 

Yazılarım

Yorumlar

İletişim

Dikkatli Lider ve Farkındalığı Kullanma Stratejileri (V)

(gtag.js) Dikkatli lider olabilmek için öncelikle zihnimizi eğitmeliyiz. Dikkatimizi toplayarak otomatik pilottan çıkmayı ve tepkileri, farklılıkları izleyebilecek bir isteği kendi içimizde oluşturmalıyız. Bu istek ve enerjiyi sürdürebilecek motivasyona sahip olmalıyız.

Dikkatli bir lider olmanın ilk adımı, öz farkındalığı geliştirmektir. Bilmediğimiz şeyi değiştiremeyiz. Liderler, insanlar tarafından nasıl görüldüklerine dikkat ederek, karşının tepkilerinden kendi tutumlarını algılamaya çalışarak kendi farkındalıklarının gelişmesine katkı sağlayabilirler. Bunun için sinergolojiyi çok etkin kullanabilmek fayda sağlayacaktır.

Dikkati artırma sürecinde şu hususlara zihnimizde yer vermeliyiz.

I.
Odaklanma; Dikkatli lider olmak, dikkati sürdürmekler ilgilidir, dikkati verebildiğiniz veya dikkatinizi otomatik olarak değişiklikleri fark edecek biçimde eğitmeniz önem kazanmaktadır. Lider dikkatinin dağıldığını, konudan çevreden koptuğunu fark eder ve tekrar dikkatini toplamak için zihnini odaklar. Bunun için saha çalışmaları örneğin, bir çay bahçesinde otururken yapılacak dikkat çalışmaları faydalı olabilecektir. Odaklanma kolayca geliştirilemez, liderin kişisel olarak çaba harcaması ve kendini değerlendirmesi gereklidir.

II.
Ön yargı ve filtrelerimiz; Kişi fark ettiği duyguların, düşüncelerin kaynağının değişimlerin değerlendirirken bunun kendi beklentilerinden veya kişisel bakış açısından kaynaklandığını anlamaya çalışırken kişisel filtre ve ön yargılarının olduğunu ve bunların değerlendirmelerde rol aldığını fark eder.

III.
Stres, çözüm ve inovasyon; Zaman darlığı, iş yoğunluğu ve baskının zihnimizde yarattığı baskı ve panik havasının duygusal açıdan bizi etkilemesi ile salgılanan stres hormonu, bizim çözümlere ulaşmamızı ve inovatif olmamızı engeller. Stres bizim sanki zihnimizi kilitler gibi etki yaratabilmektedir. Bunun için stresi kontrol altına alabilmeliyiz. Stresin kaynağını ve nedenini sorgulamalıyız. Daha sonra dikkat sürecinde öncelik ve önem derecelerine göre konulara yönelerek çözüm ve inovasyon için fırsat yaratabiliriz. Öncelik ve Önem derecesine göre konuları sınıflandırma bizim dikkatimizi odaklanmamıza ve daha verimli olmamızı sağlayacaktır.

IV.
Adil olmak ve vicdan; İnsan her zaman haklı olmak ve insanları yargılamak zorunda değildir, her fark ettiğinize tepki göstererek, insanları yargılamak durumunda olmamalısınız. Unutmayınız, insanların çoğu otomatik pilotta yaşadığı için sizin gördüğünüz, fark ettiğiniz anladığınız duygu ve tepkilerinin kendileri farkında değillerdir. Bu nedenle onları yargılamayınız ve adil ve vicdan sahibi olarak kişilerin yüzüne gördüklerinizi ve anladıklarını vurmayınız. Bu onları savunma geliştirmeye ve kasılma ile tepkisizleşmelerine yol açar.

Lider farkındalığının yüksek olması ve konuyu gözlemlemesi, duygu, beden ve çevresel faktörleri fark etmesi hemen tepki göstereceği anlamına gelmez. Lider farkındalığı artırmak ve duygularını kontrol altına alabilmek ve bilinçli farkındalık çıktılarını kullanabilmek için üç yöntemi veya harmanlamasını izleyebilirler.

1.
Geri adım atmak; lider kendi duygularını ve çevresindeki tepkileri gözlemleyerek kişisel tepkisinin olumlu değerlendirmesini başarı ile yapabilir daha sonra çevrede olan ve bitenleri uzaktan izleyerek tam bilgi sahibi olabilmek için geri adım atarak zaman kazanarak, fırsat ve uygun zamanı bekler.

2.
Eleştiriye açık olmak; Kendi değerlendirmenizden bağımsız olarak, bir dış gözden durumu ve lideri eleştirmesine müsaade edilmesiyle lider kendi tutum ve kararını savunma geliştirmeden geri bildirim alma şansını yakalamış olmaktadır.

3.
Bilgi ve merak; Lider karar vermeden önce bilgi edinmeye açık olmalı, ön yargıdan uzak, tek kanaldan bilgi akışı yerine daha fazla bilgiye ulaşacak biçimde meraklı ve araştırmacı olmalıdır. Bu isteği ve eğilimini izleyicilerine açıkça ifade etmelidir.

Bu ele aldığımız dikkatli lider olabilme konusunu Mustafa Kemal paşa'dan bir hikâye ile yaşanmışlığa bağlamak istiyorum.

Bildiğiniz gibi Atatürk, akşam yemeklerine ülkenin o günkü ünlü bilginlerini, sanatçılarını, yazarlarını, komutanlarını, devlet adamlarını davet eder, geç vakitlere kadar ülke ve dünya sorunlarını tartışırdı. 1931'in Ağustos gecelerinden birinde, Dolmabahçe Sarayı'ndaki yemekte bulunanlardan biri de milletvekili Dr. Reşit Galip'tir.

O gece Millî Eğitim Bakanı Esat Mehmet Bey, Kız öğrencilerin eğitim kıyafetlerinin daha kapalı olması konusunda bir genelge okullara duyuracağını söyler. Bunun üzerine Dr. Reşit Galip:

"Yanlış düşünüyorsunuz beyefendi! Bu bir gericiliktir. Kadınlar eski durumda yaşayamazlar. Devrimlerden en önemlisi, kadınlara verilen haklardır. Başka türlü batılılaşmakta olduğumuzu iddia edemeyiz. Bu kokuşmuş kafayla devlet yürümez!" demesi üzerine, Mustafa Kemal'in kaşları çatılır:

"Sözlerinizde hoşgörülü, ölçülü olunuz." uyarısına karşın, Dr. Reşit Galip:

"Devrimci devrimcidir. Devrimci olmayan da devrimci değildir. Kişiler bir yaştan sonra ister istemez tutucu olurlar. Meclis’te bunca genç, idealist, bakanlık yapacak yetenekte insan varken, böyle yaşlı kimseleri Millî Eğitim Bakanı yapmak hatadır." diye devam edince, Gazi’nin kaşları iyice çatılır. Yaşlı ve deneyimli Millî Eğitim Bakanı Esat Mehmet, geçmişte Mustafa Kemal’in öğretmenidir çünkü,

Gazi'nin: "Esat Bey yeteneklidir. Davamıza inanmıştır, benim hocamdır. Beni okutmuş olması, sence bir değer taşımıyor mu?" sorusuna Dr. Reşit Galip:

"Kusura bakma Paşam, taşımıyor! Okuttukları içinde sizin gibi bir devrimci çıkmış ama kim bilir nice tutucu da çıkmıştır." cevabını verir.

Mustafa Kemal: “Bu masada hocama ve bir Millî Eğitim Bakanı’na hakaret etmenize izin veremem.” diye çıkışır. Bunun üzerine, Dr. Reşit Galip;

“Devrimleri korumak için sizden izin istemiyorum. Hatayı yapan siz de olsanız, sizi de eleştiririm." diye devam eder. Gazi Mustafa Kemal;

“Yoruldunuz, biraz dinlenseniz iyi olacak. Buyurun, biraz istirahat edin!..” diyerek, nazikçe sofrayı terk etmesini ister Dr. Reşit Galip’in. Herkes bu saygısız Milletvekili’nin (!) hemen kalkıp gideceğini beklerken, o;

“Burası sizin değil, milletin sofrasıdır. Milletin işlerini görüşüyoruz. Burada oturmak, sizin kadar benim de hakkımdır…” demesin mi?

Böyle bir durumda, siz Mustafa Kemal’in yerinde olsaydınız ne yapardınız bilemeyeceğim, ama o büyük insan;

“Öyleyse, biz kalkalım!” diyerek gerçekten sofrayı arkadaşlarıyla birlikte terk eder. Mustafa Kemal, sabah uyandığında, Genel Sekreteri Tevfik Bıyıklıoğlu’ndan Dr. Reşit Galip’i sorar. Bıyıklıoğlu, Dr Reşit Galip’in Ankara’ya gidecek kadar borç para istediğini, bunun üzerine 25 lira verdiğini söyler. Gazi;

“Bu durumda olan bir arkadaşa 25 lira mı verilir? Bari benim hesabımdan birkaç yüz lira verseydin… Adamın parası yokmuş, baksana!.. Cebinde beş parası yok ama karakterinden hiç taviz vermiyor. Parası yok ama, cesareti var...” der.

Birkaç ay sonra, sofrasında Dr. Reşit Galip’i sağına, MEB Esat Mehmet’i de soluna oturtur. Bir ara Doktor’un kulağına eğilip; “Yarın, Millî Eğitim Bakanısın!” diye fısıldar.

1933’teki “üniversite reformunu gerçekleştiren, Atatürk'ün yüzüne karşı; “Devrimleri korumak için sizden izin istemiyorum. Hatayı yapan siz olsanız, sizi de eleştiririm.” diyebilen bu insandır işte!
 Bu hikâye de, liderlik açısından;
  • Geri adım atmak; Mustafa Kemal Atatürk, Sinir ve öfkesini kontrol altında tutmuş, liderlik gücünü olumsuz hemen tepki göstererek kullanmamıştır. Sabır göstermiş ve sofradan kendi ayrılmıştır yani geri adım atmıştır.

  • Eleştiriye açık olmak; Dr. Reşit Galip bey'in duygu ve düşüncelerini, Hocasına ve kendisine yönelik eleştirilerini anlayışla karşılamış, liderin eleştiriye açık olacağını açıkça ortaya koymuştur.

  • Bilgi ve merak; Sabah uyandığında borç para istediğini ve tepkilerini sorgulamış, keşke daha fazla borç verseydiniz demiş. Yemek masasındaki vakadan sonra sürede konu ve Dr. Reşit Galip hakkında bilgi toplamış ve onu daha sonra Milli eğitim bakanı yapmıştır. Kendisine ve hocasına yönelik eleştiriyi kişisellileştirmemiş ve liyakat ilkesine uygun davranmayı tercih etmiştir.

Dikkatli lider olmak için kişisel farkındalığı ve bilinçli farkındalığı geliştirmek ile kendinizi tanırsınız. Bu size liderlik yolunda katkı sağlayacaktır. Sizlere anlatılan, okuduğunuz hikâyeler de rol model olarak seçtiğiniz liderin, düşünme, tutum, davranış ve kararlarını anlamaya çalışarak kişisel gelişimize katkı sağlayabilirsiniz.

Lütfen tekrar Dr. Reşit Galip'in yaşanmış hikâyesini, odaklanma, ön yargı ve filtreler, stres ve inovasyon, adil ve vicdan ilkelerini dikkate alarak yeniden okuyunuz. Kendinizi Reşit galip Beyin yerine koyarak. O anda Reşit Galip Bey'in neler hissettiğini ve tepkilerini bilinçli farkındalık ve liderlik boyutları ile anlamaya ve yorumlamaya çalışınız.

Lider makamını, gücünü insanları küçük görmek için kullanan değil, gücünü insanları ve ülkesi için kullanabilen kişidir.

Saygılarımla
Fikret GÜZELLER