• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası

Ana Sayfaya Dönüş

En Çok Okunan Yazılarım

Güncel 

Yazılarım

Yorumlar

İletişim

Lider, Aldatılma ve Aldanma

(gtag.js)
Her insan yalan söyler, liderlerde insandır dolayısı ile onların da yalan söyleyebileceğini kabul edebiliriz. Aslında hepimiz biliriz ki lider her şeyi harfi harfine doğru söylemeyebilir. Bu savaşın, çatışmanın veya uluslararası bir müzakerenin kazanılmasının yolu olabilir. Kısaca milli menfaat, yani toplumun çoğunluğunun çıkarı söz konusu olduğunda yalan, verinin çarpıtılması veya verinin bir kısmının kullanımı söz konusu olabilir.
Gelin tarihin sayfalarından bir aldanma ve aldatma hikâyesine bakalım.

1974 yılında Yunanistan Kıbrıs barış harekâtından sonra NATO'dan ayrılmıştır. ABD Yunanistan'ın NATO'ya dönüşü konusunda Türkiye'ye o dönemde baskı uygulamıştır. Bu dönemde Türk devleti zaman zaman bu konuları görüşmek üzere NATO’ya heyet göndermiştir. Hükümet Yunanistan’ın dönüşü konusunda NATO’ya birtakım şartlar ileri sürmüş ancak NATO şartları kabul etmemiştir. Askeri yönetim 1980'de yönetime el koyduktan sonra bu husustaki baskılar devam etmiştir.

7. Cumhurbaşkanı Kenan Evren daha sonra yaptığı açıklamada konu ile ilgili olarak şunları söylemiştir. General Rogers, kendisine Siz Yunanistan’ın NATO’ya dönüşüne izin verin. Ben Yunanistan’a sizin şartlarınızı kabul ettireceğim. Onlardan söz aldık” dedi. Ben de General Rogers'a güvenerek Yunanistan’ın NATO’ya dönüşüne onay verdim. Ancak biz onay verdikten sonra Yunanistan’da hükümet değişikliği oldu. Papandreu geldi bizim şartlarımızı kabul etmedi. Bizim yazılı olarak Rogers’a vermiş olduğumuz şartları Yunanistan’ın imzalayacağı konusunda güvence verilmişti. Yazılı bir güvence almadan Yunanistan’ın NATO dönüşüne izin vermemiz bir hatadır."

Verilen söz üzerine atılan imza ile 20 Ekim 1980 tarihinde, Yunanistan NATO'ya tekrar üye olmuştur.

Bu gerçek hikâye de tek adam olarak karar veren Kenan Evren aldanan bir lider ve General Rogers ise aldatan bir liderdir. Sonuç olarak bedeli ödeyen Türk Milleti olmuştur.

Sun Tzu'nun dediği gibi tüm savaşlar aldatmacalara ve şaşırtmaya dayanır.

Prens Kitabında Machivelli, Commodus, Severus, Antoninus Caracalla, ve Maximinus’un meziyetlerini ele alırken dördününde yırtıcı ve zalim olduğunu söyler ancak dördünün arasındaki rekabeti Severus kazanır. Çünkü Severus'un diğerlerinde olmayan bir meziyeti vardır. O meziyet, tilki ve aslanı kullanma becerisidir.

Kitaptaki anlatıma göre; Severus, Niger ile savaşmaya ve Albinus'u ise aldatmaya karar verdi. Albinus'a mektup yazarak senato tarafından imparator seçildiğini, bu onuru onunla paylaşmayı düşündüğünü söyledi. Gerçekten de ona Sezar unvanı verdi ve Senato’yu onu kendisine ortak yapmaya ikna etti. Bu arada savaşta Niger'i yendi ve daha sonra yalanı ile kandırdığı Albinus'u tuzağa düşürerek öldürdü. Niger'e karşı aslan, Albinus'a ise tilki rolünü oynadı. Tilki rolünde ise yalan ve aldatma onun aracıydı.

Machivelli bu hikâye de dört yöneticinin de askerlerini tatmin etmek için, halka karşı hiçbir haksızlıktan geri durmadıklarını söyler. Haksızlık ve eziyete rağmen içlerinden sadece Severus'un gücü etkili biçimde kullanmasından dolayı insanların ağzı açık hayranlıkla Severus'u izlediği ve saygı duyduğu anlatılıyor.

Bu hikâye de halkın sessiz kalmasını liderin acımasızlığına ve korkuya bununla birlikte askerlerin, yakın çevresinin memnuniyetinin ise çıkar ortaklığının sonucu olduğu yorumunu yapabiliriz.

Günümüzde güç ve korku toplum üzerinde aynı etkiyi sizce sağlamakta mıdır?

Machivellinin hikâyesinde bir aldanan lider ve bir aldatan lider vardır. Hikâyelerde liderlerin ismi değişse de, sonuçta bedeli ödeyen halk olduğundan kaybedende değişim söz konusu değildir.

Merkel, Avrupa birliği ve Türkiye uzun süren müzakereler sonucunda Avrupa birliği ve Türkiye arasında göçmenlerin Avrupa birliğine geçişini önleyecek ve geçenlerin iadesini sağlayacak bir mutabakat imzalanmıştır.  Türkiye Suriyeli göçmenlerin Avrupa'ya geçişini engelleyecek tedbirleri artırdığında doğal olarak göçmenler Türkiye'de kalacaktır.

Yeni şafak gazetesinde 15 Mart 2021 tarihinde yer alan bir habere göre, "Avrupa Birliği (AB) Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell, Türkiye ile AB arasındaki göç ve Suriyeli sığınmacılar konulu 18 Mart mutabakatının devam etmesi gerektiğini belirtip yenilenmesini isteyeceklerini söyledi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, geçtiğimiz günlerde yaptığı açıklamayla AB'yi hedef almış, mülteciler için verilen sözlerin hiçbirinin tutulmadığını, "AB, 4 milyon sığınmacı için elini taşın altına koymadı. Bir araya geldiğimizde açıklamaları hep yalan" sözleriyle ifade etmişti."

Bu haberden anlaşıldığı gibi söz veren ve yükümlülüklerini yerine getirmeyen Avrupa Birliğidir.  Çok açık anlaşılmaktadır ki; bir aldanan ve aldatan vardır.

Ülkemizde sokaktaki herhangi bir kişiye Avrupa'nın en dürüst lideri kim diye sorsanız? Cevabı %90 oranında Merkel olacaktır. Türk halkı, Merkel'i alçakgönüllü ve dürüst bir lider olarak kabul etmektedir.

Suriyeli göçmen politikasının uygulanmasına bakıldığında; Avrupa Birliğinin sözü geçen ve en güçlü üyesi Almanya'nın lideri verdiği sözleri tutmamış görünmektedir. Merkel Alman Halkının menfaatleri ve Almanya'nın güvenliği için gerekeni yapmıştır.

Merkel Alman halkı için Etik lider kabul edilebilir.

Suriyeli göçmenler ile ilgili mutabakat kapsamında serbest dolaşım, müzakerelerin başlaması ve maddi yardımların sonucunu sokaktaki vatandaşa sorarsanız. Sokaktaki Türk vatandaşı verilen sözlerin tutulmadığını, aldatıldığımızı söyleyecektir.  

Bu gerçekte aldatan Merkel ve bedel ödeyen ve Türk milleti olmuştur. Önümüzdeki yıllarda aldatılmanın sonucu olarak göçmenlerle ilgili birçok problemle karşılaşacaktır ve yine bedeller ödeyecek olan Türk Milletidir.

Afgan göçmenler konusunda yeniden aldatılma ile karşı karşıya olma olasılığımız ülke gündemini oluşturmaktadır. Yeni bir göçmen akını ile sonucunda Millet bugün ve gelecekte bedel ödemek istememektedir.

Liderler milli menfaatler ve ülke çıkarları için yalanı veya bilgi çarpıtmayı kullanabilirler. Bu kendi ülkelerinde etik lider olarak görülmelerini olumsuz etkilemez.

Kendinize sorunuz; günümüzde, yalan yalnızca milli menfaat ve milli güvenlik bahse konu olduğunda mı kullanılmaktadır?

"Çıkarlar söz konusu oldukça; aldananlar ve aldatanlar hep var olacaktır."

Saygılarımla
Fikret GÜZELLER