• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası

Ana Sayfaya Dönüş

En Çok Okunan Yazılarım

Güncel 

Yazılarım

Yorumlar

İletişim

İş Hayatında Kendine Yalan Söylemek:

 (gtag.js) Yalan; kaynağa fayda sağlamayı amaçlayan gerçeklere aykırı, uydurma bir iletişimdir.  İnsanlar hayatlarının her parçasında yalanlarla karşılaşırlar ve yalan söylerler.

Yalanın etkisi; kaynağının güvenirliliğine, gerçeklik ile bağına, söylenme tarzına (sözlü-sözsüz iletişim), söyleyenin duygu durumuna, detaylandırılmasına, söyleme anında yaratılabileceği etkiye ve dinleyenin ihtiyacı ile beklentilerinin manipüle edilmesine bağlıdır.


Yalanın iki boyutu vardır; öncelikle yalan söyleyen kişiyi,  sonra da karşısındaki kişi veya kitleyi etkiler.

İlk boyutta; her söylediğimiz yalanı gelecekte kullanmak için hafızada saklar,  yeniden ve çelişki olmadan ifade ederek kullanır, etkiyi sürdürmeye çalışırız. Hafızada bekleyen yalanları her defasında tekrar ederken gerçek veya doğru diye ayırmadan amacımıza hizmet ettikçe kullanırız. Yalan; bize hizmet ettiği müddetçe bizimdir, söyleyeni etkiler ve biçimlendirir.

İkinci boyuttaki yalanı kuvvetli ve zayıf diye ayırabiliriz. Yalan; detaylarını, içeriğini ve zamanlamasını unutarak yeniden kullandığımızda etkisini kaybetmektedir. Bununla birlikte yalan söyleyen, güvenirliliğinden kaybetmektedir. Söyleyen güvenirliliğini kaybederse inandırıcılığı azalacak, amacına ulaşmada güçlüklerle karşılaşacaktır.

İnsan, yalanlarını sürdürmek ve korumak için birçok yalanı hatırlamalı ve tutarlı olarak mesajlarını oluşturmalıdır. Yalanı üreten beyin, dile getiren dil ve o yalanı davranışlarımıza aktaran duygularımız bizimle birliktedir. Kısacası, yalanımız bizimle birlikte yaşamaya devam etmektedir. Doğal olarak karşıyı kandırmak için kullandığımız yalana kendimiz inanıyoruz.


Bir zamanlar Türk Televizyonlarında "Hallederiz Kadir” tiplemesi vardı. Her konuda aynı tekerlemeyi kullanır "Hallederiz Abi" derdi. Sonuçta söylediği yalanlarla yaşadığı için bu tipleme ve yaklaşım onun karakteri olmuştu. Güzel bir gözleme dayanan gerçekçi tiplemeydi, çevremizdeki karakterlerden birini ete ve kemiğe büründürmüştü. Kadir kendi söylediği yalanların kölesi olmuştu, hayallerinin peşinde koşar ve hep tökezlerdi.
Yalanın kuvvetli ve tutarlı olması, inandırıcılığı açısından önemlidir. Kişi, söylediği yalanlarla inşa ettiği zırhın içinde yaşamakta, kendine sürekli yalan söyleyen ve yalanlarla çevrili bir dünyada bulunmaktadır. Yalan; kişinin duygu, düşünce, davranış ve karar süreçlerini, nihayetinde karakterini etkiler.

Yarattığımız, söylediğiniz yalanlar ile çıkar elde etmeye veya başkalarını manipüle ederek hayatımızı yönetmeye çalışıyoruz ama aslında kendimizi kandırıyoruz.

İş hayatındaki yalanlar algımızı, duygu ve düşüncelerimizi sonuçta davranışlarımızı etkileyerek bizleri kendi çapımızda bir Kadir mi yapıyor?

Bize yalan söyleyenlere, aldatanlara öfke duyuyoruz da, peki kendimize söylediğimiz yalanlara karşı ne hissediyoruz?

Kendimize yalan söylediğimizi biliyor muyuz?

Kendimizi kandırıyorsak, kendimize yalan söylediğimizi fark etmiyorsak, neden kendimize yalan söylüyoruz?
  • Gerçeklerden kaçmak, gerçeklerle yüzleşmemek için,
  • Sırlarımızı saklamak ve istediklerimizi yapmaya devam etmek için,
  • Yetersizliklerimizi saklamak ve özgüvenimizi korumak için,
  • Eylemlerinin sorumluluğunu almaktan kaçınmak için.


İnsanlar iletişim esnasında kendilerini rahatlatmak için bilinç dışı olarak ellerini yüzlerine, burunlarına ve çenelerine dokunmakta, beyin bu şekilde gerginliğini atmakta ve insan kendisini rahatlamış hissetmektedir. İnsanın kendisini rahat ve güvende hissetmesi için yöntemlerden birisi yalan üretmesidir.

Çevremizin öğrenmesini istemediğimiz rüşvet almak, eşini aldatmak gibi eylemlerimizi saklamak için yalanlar söyler bu yalanlarla saygınlığımızı korumak isteriz. Öte yandan yalanlarla gizlediğimiz eylemlerimizi yapmaya devam ederiz.

Her insanın zayıflıkları veya yetersizlikleri vardır. İnsanlar zayıf veya yetersiz olduğunu söylemekten kaçınır bu yüzden yalanlar üretir ve söyler. Çapkınlıktan çok dem vuranların çapkın olmaması, az kazananların çok kazandığını ima etmesi, erkeklerin ilgisini çeken biri ile tanıştığında olduğundan daha iyi görünmek için abartmalar yapması gibi eylemlerin tamamı yetersizlik ve zayıflıkların saklanması için başvurulan yalanlardır.

Satın alma müdürünün mal aldığı firmalardan komisyon alması etik bir davranış değildir. Patron yolsuzluğu fark ederek müdürü işten attığında, "O bana zam yapsaydı ben buna ihtiyaç duymazdım." ya da "Ben ona şu alımdan, bu kadar kazandırdım ama o bana hakkımı vermedi." tarzı savunmalar aracılığı ile sorumluluğunu almayan bir çalışan, yalanlar ile haklı çıkmaya çalışmaktadır.

Bir vaka üzerinden konuyu iş hayatına taşıyalım.


İş hayatına beş yıl önce başlayan yeni evli genç bir yazılım mühendisi, evinde, iş yerinde, şirkette kendisine verilen görevleri çok iyi yaptığını ve patronların kendisinden memnun olduklarını arkadaşlarına söyleyerek başarılı olduğu mesajlarını vermektedir. Şirket saatlerinin dışında iki özel proje üzerinde çalıştığını, ülkemizde alanında ilk olacağını, çok vaktini ayırdığını, odaklandığını, yakında yazılımları tamamlayacağını, projeleri satacağını, kazandığı parayı sermaye yaparak kendi şirketini kuracağını yaklaşık üç yıldır çevresine anlatmaya devam etmektedir.

Dinleyenler uzun süredir dinledikleri için tüm detayları ezberlemiş olmalarına rağmen her anlatımda dinlemeye devam etmektedirler.

Kişinin kendisini aldatması ve bu yalanları sürdürmesi bilinçsiz olabilir, kişi bunun farkında olmayabilir. Kişi yarattığı hayal dünyasında yaşadığının ve yalanlarının esiri olduğunun farkında olmayabilir. Ancak ve ancak açmazı fark ederse, açmazdan kurtulabilir.

Bu durumda mühendis veya eşi kendisine yalan söylenip söylenmediğini hangi işaretlerden anlayabilir?
  • Kaçmak isteği duyuyorsunuz:
İşyerinde, arkadaş veya aile ortamlarında projeler ile ilgili olarak; Hangi noktadasın? Ne kadar ilerledin? Ne zaman bitecek? gibi sorular sorulduğunda;
    • Konuyu değiştirme isteği duyuyorsunuz.
    • O konuda konuşmak istemiyorsunuz.
    • Çoğu zaman kendinizi boğulacak ya da sinirlenmiş hissediyorsunuz.
    • Bu yaşadıklarınız sizde ortamdan kaçma isteği yaratıyor.
  • Sınırlarını bilmiyorsun:
Kendi yeteneklerinin çok üzerinde, yapamayacaklarını anlatmakta ve yapacağını iddia ediyorsun. Kendini tanımadığı ve sınırlarını bilmediğinden, söyledikleri yalan olmaktadır.

Söylediğini yapamadığını yaşayarak görmekte, sınırlarını öğrenmektedir. Sınırlarını aşan yeteneklerini gördüğünde, yeni problemler için yeni yalanlar üreterek, yalanlarını genişletmektedir.
  • Özgüven eksikliğini yaşıyorsun:
Özgüven eksikliği yaşadığından, özgüven duymak veya özgüvenli görünme isteğinle yalanlarına sığınıyorsun. Özgüven eksikliğinden kendi kararlarını vermek yerine başkalarının karar almasını ve sorumluluk almasını istiyorsun.
Yalanlardan uzaklaşamıyorsun. Gerçeklere dayanan kararlarını ortaya koymaktan kaçınıyorsun.
  • Mazeretler, bahaneler dünyasında yaşıyorsunuz:
Sorular geldiğinde yetersizliğinizi, plansızlığınızı veya çalışmamanız gibi nedenleri ortaya koymuyor ve özeleştiri yapmıyorsunuz.
Bunun yerine,
  • Çok yoğun olduğunuzu, şirketteki işlerin tüm vaktinizi aldığını,
  • Çocuğunuzla vakit geçirmek istediğinizi,
  • Önceliklerin değiştiğini,
  • Çok seyahat ettiğiniz gibi yüzlerce mazereti ortaya döküyor ve
  • Söylediklerinizin inandırıcı olması için ortamı yakınma seansına çeviriyorsunuz.
Bahane üretiyorsanız, gerçeklerden kaçıyorsunuz demektir.
  • Başkalarının davranışlarını haklı göstermeye çalışırsınız:
Arkadaşlarınızın başarısızlıklarını ve davranışlarını haklı göstermek ve onları savunmak için özel çaba gösteriyorsanız, aslında iç dünyanızda gelecekte yaşayacağınız başarısızlık için savunma mekanizması yaratmaktasınız.

Rapor Yazma Teknik/Üslup Eğitimi için Tıklayınız.


Yaptığınızı söylediğiniz ancak yürümeyen projenizin bir başarısızlık hikâyesi olacağını ve yalan dünyanızın bir gün yıkılacağını bildiğinizden, iç dünyanızda hazırlık yaparak çevrenizdeki insanları hazırlamaktasınız.
  • Davranışınızı haklı göstermeye devam edersiniz:
Projenizin önemli ve doğru olduğunu, yoğunluktan dolayı biraz geciktiğinizi öne sürer, kısa süre içinde yeniden hız vereceğinizi söyledikten sonra, projenizi yeni detaylarla anlatarak ilgi çekmeye ve öne çıkmaya çalışırken, güven kazanma çabanızı sürdürürsünüz.

Söylediğiniz ve dayandığınız mazeretlere gerçekten inanıyor olabilirsiniz. Gerçekten kendinizi haklı görüyor olabilirisiniz. Bunların sonucu olarak yalan dünyanızda kalmaya devam edersiniz.
  • Olumsuz sonuçlardan olumlu sonuç çıkarırsınız:
Yaşadığınız olumsuz olaylardan olumlu sonuçlar çıkardığınızı, ders aldığınızı ifade edersiniz. Çevrenizde size karşı oluşan olumsuz tavrı ve algıyı yok sayar, kendi yarattığınız ve var olduğunu düşündüğünüz dünyanızda kalmayı tercih edersiniz. 

Şirket üç yıldır tüm çalışanlara zam yaparken, en az oranda artışı size yapmıştır. Bu olumsuz durumu değerlendirirken; ben mutluyum, mutlu olduğum işi yapıyorum gibi tezlerle, paranın aynı zaman da size verilen değerin bir birimi olduğunu görmezden gelirsiniz. Gelecekte bunun telafi edileceğini, bir yıl sonra düzeleceğini ilave edersiniz.

Olumsuz yaklaşımların sizi olgunlaştırdığını öne sürerken size verilen değeri ve değersizleştirmeleri yok sayarsınız.
  • Sert ve olumsuz davranışlar sergilersiniz:
Sizi sorgulayan, başarı arayan, beklentileri olan kişilerin üzerinize geldiğini ve sorguladığını hissettiğinizde, o kişilere karşı olumsuz tutum takınır ve onları köşeye sıkıştırmak için tavır alırsınız.

Karşınızdaki kişiyi suçlamak, size en iyi savunma mekanizması olabilir. Bu yöntemle sorumluluk almaktan kaçınır, üste çıkarak haklı olduğunuzu gösterir böylece özgüveninizi korursunuz.
  • Tavsiyelerini dinlemek istemezsiniz:
Arkadaş, eş, anne, baba size yeni fikir verdiğinde dinler görünürsünüz veya konudan uzaklaşırsınız. Bu süreçte dinlediğiniz konuda kararlı olduğunuzu, kendi kararlarınızın arkasında durduğunuzu ifade edersiniz.

İçinizde öfke duyguları tetiklenir, karşınızdaki kişinin ne bildiğini sorgulayarak savunmaya geçebilirsiniz.
  • Çevre değiştirme:
Sorular ve eleştiriler ile karşılaştığınızda kendinizi eleştirmek yerine, sorulardan kaçmayı ve çevrenizden uzaklaşmak için yeni çevreler edinmeyi seçebilirsiniz. Bu uzaklaşma eşinizden başlayıp ailenize kadar uzanabilir.

Bu uzaklaşma aslında gerçeklerden kaçmak demektir, fakat bunun farkında değilsinizdir.
  • Vicdan terazisi sizi korkutur:
Kime ne söylerseniz söyleyin ve haklı olduğunuzu ifade ederseniz edin, vicdanınız sizi ikaz eder. Bu ikazlarda gerçekleri hatırlar ve başarısızlığın karşınıza çıkacağını düşünürsünüz. Gerçeği hissetmeniz doğruyu yapacağınız anlamına gelmez.


Kolay olan gerçeklerden kaçmak ve hayal dünyasında yaşamak olduğu için güven duyduğunuz alana çekilirsiniz. Yalanlarla yaşamaya devam edersiniz.
  • Endişe ve mağlubiyet yeni yalanları tetikliyor:
Endişe ve mağlubiyet duygularını hissettiğinizde; yeni yalanlar, yeni arayışlar, yeni arkadaşlar ve yeni hobiler hayatınızda yer alabilir. Çok zorlanırsanız, gerçek olmayan yeni hedefler yaratabilirsiniz. 

Güvensizlik ve mağlubiyet hissini yaşarken, yeni yalanlar ve yeni hayali gerçeklikler ile yola çıkarsınız.
  • Özgün olmak yerine popüler olmayı hedeflersin:
Söylediğiniz yalanların gerçekleşmesi özgün olma sonucunu doğurur. Yalan söyleyenin amacı özgün projeleri gerçekleştirmek değil, projeleri anlatarak popüler olmak ve kazanç elde etmektir.

Boş laf ile hayal, eylem ile projeler tamamlanacaktır. Yalan söyleyenler hayallerinde kısa süreli özgün oluyor ve sonra toplumda güvenirliliği kayboldukça statü kaybediyor.

Mühendis arkadaşımızın kendine söylediğin yalanlar kısa sürede kendisini rahatlatsa, kendini güvende hissettirse veya sorumluluktan kaçsa da;

Bir müddet sonra mühendisimizin yalanları, davranışları, yaşam biçimine ve değerlerine dönüşmektedir.

Gandi'nin söylediklerini dikkatli, düşünerek ve yorumlayarak okuyunuz, yalanların sonuçlarının neler olabileceğini ne kadar güzel anlatmış.

“Söylediklerinize dikkat edin; düşüncelere dönüşür…
Düşüncelerinize dikkat edin; duygularınıza dönüşür…
Duygularınıza dikkat edin; davranışlarınıza dönüşür…
Davranışlarınıza dikkat edin; alışkanlıklarınıza dönüşür…
Alışkanlıklarınıza dikkat edin; değerlerinize dönüşür…
Değerlerinize dikkat edin; karakterinize dönüşür…
Karakterinize dikkat edin; kaderinize dönüşür.” Gandhi

Japon bilim adamı Dr.Masaru Emato ”Suyun Gizli Mesajı” adlı kitabında su üzerindeki çalışmalarını yayınlamıştır. İnsan bedeninin %70’i sudan oluşur.  Maddesel açıdan baktığımızda bedenimizin çoğunluğunun su olduğu bilinen bir gerçektir.

Dr.Emoto suyun, çevresindeki titreşim ve enerjiyi kolayca kopyaladığını ve aynı yapıyı yansıttığını açıkça ortaya koymuştu.


Ruh halimizin, düşüncelerimizin, ağzımızdan çıkan kelimelerin, bedenimizin %70’ni oluşturan suda da benzer değişimler yaptığını düşünecek olursak, zihinsel durumumuzun bedenimizi nasıl doğrudan etkilediğini daha iyi anlayabiliriz.

Bu durumda  düşündüğümüz ve söylediğimiz her şey tüm hücrelerimizi etkiler ve sürekli yalanlarımızı bedenimizdeki tüm suyun yapısını değiştirir.

Gandhi'nin söylediklerini Dr. Emoto bilimsel olarak ortaya koymuştur.

“Hallederiz Kadir” tiplemesinde kişinin yalanlarının karakterine dönüştüğünü izlemiştik. Benzer şekilde mühendisin aynı sonuçla karşılaşması doğal bir sonuçtur.

Dr. Emoto ve Gandhi'nin söyledikleri ile beraber çevrenizde yalanlarla yaşayanların mutsuzluk ve başarısızlık elde ettiklerini gözlemlerseniz.

Kaybeden mühendistir; yalanlarını gördüğü halde eşini mutlu etmek için görmezden gelen eşi de kaybeden olmaktadır.

Şimdi yazıdaki mühendisin yerine yöneticinizi, ağabeyinizi, oğlunuzu, kendinizi koyunuz ve düşününüz.

Sizce yazıdaki belirtiler var mı? Düşündüğünüz kişi kendine yalan söylüyor mu?

Kendisine yalan söylediğini düşünüyorsanız, kendinize yalan söylemekten nasıl vazgeçeceğini öğrenmek için gelecekte birlikte çalışmayı arzu ederim.

En büyük yalan kendine sürekli söylediğindir, karakterini ve kaderini değiştirir.

Saygılarımla
Fikret GUZELLER

Lütfen, okumayı seven arkadaşlarınızla paylaşınız.

Kaynaklar:
https://lonerwolf.com/lying-to-yourself/
http://www.sektorel.com/yazarlar/nilgun-yalim-eren/suyun-gizemi